600 TL Üzeri alışverişlerde kargo bedava!
Organik yaşama olan sadakatimizin çok önemli bir sebebi var: Sentetik dünyanın yaygınlığı, ve sektörel gücüne karşı insan ve dünya yaşamının değerine inanmamız. Bu yüzden tarım araştırmalarından laboratuvar deneylerine kadar doğrunun peşindeyiz. İşte onlardan birkaçı:
2017 yılında Environmental Science & Technology dergisinde yayınlanan bir araştırmada (Barr et al.), insanların vücutlarında yaygın olarak kullanılan kimyasal bileşiklerin izlerine rastlandı. Bu araştırma, parabenler, triclosan, ftalatlar ve benzofenonlar gibi kimyasalların vücutta biriktiğini ve uzun vadede karşımıza çıkan olası risklerini vurguluyor. Bilin bakalım, kim bunlarla dolu: Non-organik kozmetik ürünler. Bu kimyasallar ürünleri korumak ve raf ömrünü uzatmak için kullanılır. Bu toksik maddelerin hormonal dengesizlikler, üreme sorunları ve hatta kanserle ilişkilendirilebildiğini görüyoruz. Üstelik zararları ortaya çıkan sentetikler, benzer özellikli muadilleriyle değiştirilerek sadece bir pazarlama hilesiyle raflarda yer almaya devam edebiliyor. En güzeli bu ürünleri, yani risk almamak…
Deriden dolaşım sistemine karışan kimyasallardan bahsetmişken, burayı da atlamamak gerek. Paket üstlerinde çeşitli yüzdelerle belirtilen sözde yararlı maddeler, cilt yüzeyinde kaldığı için gerçek güzellik için gerekeni yapamaz; cildinizi temelinden iyileştiremez. İlgili araştırmalardan birinde görevli Uzman Dermatolog Dendy Engelman özellikle kolajen hakkında vardığı sonucu doğrudan paylaşıyoruz: “Kolajen, cildin yüzeyinde bulunan büyük bir moleküldür ve dermise emilmesi mümkün değildir. Topikal olarak uygulandığında, kolajen deriye nüfuz edemez, bu nedenle kolajen üretimini uyarmak için diğer aktif bileşenleri kullanırız." İşte cümlenin sonundaki aktif bileşenler de bizim alanımız: Doğru destekle, doğa gereğini yapar. Bu yüzden Bioterra formüllerini oluştururken iyileşmeyi başlatacak besinden yararlanıyoruz. Temiz ve parlak cildin sırrı, bu temiz ve parlak içeriklerde saklı.
Kimyasal kozmetik ürünlerin üretim ve kullanımında ortaya çıkan tehlikeler sadece bedenimizi etkilemez. Kullandıktan sonra su sistemlerine karışarak çevreyi de kirletir. Ayrıca, yapay kozmetik pazarı, plastik ambalaj kullanımı, küresel plastik atık krizine katkıda bulunan dev sektörler arasında gösteriliyor. Dahası, kimyasal içerikli kozmetik ürünlerde kullanılan bazı maddeler, toprakta pestisit olarak kullanılan kimyasallarla benzer özelliklere sahip. Bundan da önemlisi, “gerçek organik” olmayan vegan ham maddelerin tarımında da kullanılan pestisitler doğrudan ürüne geçiyor. Hem cildimizdeki hem de doğamızdaki kimyasal atıkların en önemli sebeplerinden biri de bu. Kimyasal kozmetiğin üretimi ve lojistiği sırasında bıraktığı karbon ayak izini de ekleyelim. ABD Çevre Koruma Ajansı'na göre, geri dönüştürülemeyen 120 milyar adet ambalaj kozmetik sektöründen geliyor ve bu ürünlerin taşınması yılda 1 milyar ton CO2'den fazlası demek.
Bu noktada “yeşil yıkama” konseptinden de bahsetmek isteriz.
"Yeşil yıkama" terimi, etik dışı veya yanıltıcı pazarlama taktiklerini tanımlamak için kullanılır. Bunlara, organik tanımındaki boşluklardan faydalanarak yapılan tanımlar, algı yönetimi yapan logolar, ikonlar ve kelime oyunları dahildir. Bu yüzden ürünlerin üzerinde yer alan sertifikaları kontrol edebilirsiniz. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için bu yazımıza göz atın.
Kendinizle ilgili daha iyi kararlar vermeye başlamak için her an, en doğru zaman. Kullandığınız ürünlerin içeriklerini gözden geçirin, araştırın ve çevrenizle paylaşın; veya hiçbir şüphe bırakmayan, içi rahat seçimler için Bioterra’ya da bekleriz.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.