Stresin Ciltte Yarattığı Olumsuz Etkiler

“Ciddi bir hastalıkla boğuşan hastalarımın hemen hepsi yaşamlarının önemli bir alanında hayır demeyi öğrenememiş kişilerdi.” diyor Gabor Mate, Vücudunuz Hayır Diyorsa adlı kitabında. Hayır demeyi bilmek eğer bize çocuk yaşlarımızda öğretilmediyse, bunu sonradan kazanmak çok zor olabiliyor, iyi bir mücadele gerektiyor. Bunun gibi pek çok sebebin yanı sıra kalabalık şehirlerde yaşamak, yoğun iş temposu, bakımından sorumlu olduklarımız, genetik ya da sonradan edinilen hastalıklar, yaşam koşullarımız, endişelerimiz, kaygılarımız, gelecek beklentilerimiz, hayallerimizle gerçeklerimiz arasındaki makasın açılması; stresi sert biçimde hissetmemize neden oluyor.

Yapılan araştırmalar bastırılan öfkenin, bağışıklık sistemini tarumar ettiğini gösteriyor. Nefesi kontrol edemez hâlde, yani gergin olarak yaşamak, metabolizmamızı yavaşlatıyor ve mikroplara, virüslere karşı olan savaşımızı zorlaştırıyor. Belirsizlik, bilgi eksikliği ve kontrol kaybı birleşince, ortaya kaotik bir durum çıkıyor. Stres, en çok da bu kaostan besleniyor. Sık sık tatil yapmak, mola vermek, derin nefesler alacağımız yürüyüşlere çıkmak kimi zaman önemli sıkıntılar doğurabiliyor. Maddi ve manevi düzlemde insanların ferah zamanlar geçirmesi en azından şimdilik çok zor görünüyor. Bunun yanı sıra kendi hayatımızda söz sahibi olmak, hobilerimize zaman ayırmak, hayallerimize küçük adımlarla da olsa ulaşabilmek için çaba göstermek bizleri hayata bağlıyor. Aksi halde stres, vücudumuzu ele geçiriyor.

Peki stres, ciltte ne tür hasarlar yaratıyor?

1. Yoğun stres cildi en hızlı biçimde yaşlandırıyor. Deri hücreleri beslenemiyor dolayısıyla cilt cansız görünüyor. Alışkanlık haline getirdiğimiz içecek ve yiyeceklerle bu olumsuz etki sürekli artıyor.
2. Kuru bir cilde sahip olanlar üzerinde yapılan araştırmalar, özellikle stresli bünyelerde cildin hemen kuruduğunu gösteriyor. Hormonlar arasındaki dengesizlik strresin işine yarıyor ve cilt, tazeliğini kaybediyor.
3. Stresle birlikte aşırı yağlanma da görülüyor. Mesela saçlardaki kepek, eğer vücudumuzda ciddi bir demir eksikliği yoksa en çok stresten besleniyor. Sabah uyanır uyanmaz duş almasına rağmen iş yerindeki yoğunluktan ve gerilimden dolayı akşam eve kepekli saçlarla dönen pek çok insan var. Demek ki stres, saç diplerimize kadar bize hakim.
4. Bazı cilt hastalıkları stresi kendisine dost ediniyor. Vücuttaki egzama, gül hastalığı, sedef hastalığı, ürtiker gibi durumlarda stres baş etken. Çocuklarda bile cildin anormal reaksiyon gösterdiği durumlarda önce ebeveynleriyle olan ilişkileri inceleniyor, sonra da beslenme durumları.
5. Cilt hastalıklarının kronikleşmesinde de stres başrolde. Kronik cilt hastalığına sahip olan insanlar incelendiğinde, hayatlarında bazı durumların kronikleştiği hemen gözlemlenebiliyor. Psikolojik olumsuzluklar ve yoğun stres, cildin baş düşmanı oluyor.

Tüm bu durumlar için konuşursak, cildimizi yoğun strese rağmen koruyabilmemiz mümkün mü? Elbette.

1. Cilt bakımını bir yaşam rutini haline getirin. Ne olursa olsun bundan vazgeçmeyin.
2. Doğal ve organik içerikli ürünlerden yararlanın. Değişimin ne kadar hızlı ve güzel olduğunu göreceksiniz.
3. İstemediğiniz şeylerden uzak durma konusunda kararlı olun, hayır diyebilmeyi mutlaka öğrenin.
4. Doğru nefes kullanma, meditasyon, bibliyoterapi gibi atölyelerden yararlanarak gevşeyin.
5. Kişisel gelişim ve psikoloji üzerine kitaplar, makaleler okuyun, belgeseller izleyin.
6. Cildinize dost meyveler ve sebzeler yiyin.
7. Özellikle stresin arttığı durumlarda kafeini bırakın, suya ağırlık verin.
8. Uykunuzu olabildiğince kaliteli bir hale getirin.
9. Size mutluluk ve umut veren insanlarla zaman geçirin.
10. Daima bakımlı bir cilt ve güçlü beden sağlığı için organik sertifikalı Bioterra ürünlerden yararlanın.

Stressiz ve sağlıklı günler diliyoruz.